Denizli'nin merkez ilçelerinden birinde yaşanan bir aile dramı, kentin gündemini sarstı. 65 yaşındaki Saliha Arslan, torunu tarafından piknik tüpü ile saldırıya uğradı. Olay, özellikle yerel halk arasında büyük bir şok etkisi yarattı. Gözaltına alınan torunun ifadesi ise cinayet soruşturmasının seyrini değiştirdi. Sağlık ekiplerinin hemen müdahale ettiği yaşlı kadın, olay yerinde ağır yaralanmış olsa da hastaneye kaldırıldığında tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Bu trajik olay, aile içindeki şiddet ve zorbalık konusundaki tartışmaları yeniden gündeme getirdi.
Olay, akşam saatlerinde Denizli'nin Çardak ilçesindeki bir evde meydana geldi. İddialara göre, Saliha Arslan'ın torunu olan 25 yaşındaki Enes Arslan, büyükannesi ile bir tartışma yaşadı. Tartışmanın sebebi henüz netleşmemiş olmakla birlikte, evdeki gergin ortamın sebeplerinin aile içi anlaşmazlıklar olduğu düşünülüyor. Olayın ardından yapılan ilk ifadelerde, Enes Arslan’ın büyükannesine karşı psikolojik bir baskı kurduğu ve bu durumun birikerek fiziksel saldırıya dönüştüğü öne sürüldü. Savcılık tarafından yapılan açıklamalara göre, torun olaydan sonra "Sadece bir anlık öfkeyle hareket ettim" diyerek kendini savunmaya çalıştı.
Bu olay, yalnızca Denizli ilinde değil, tüm Türkiye’de aile içi şiddet konusunu yeniden tartışmaya açtı. Uzmanlar, Türkiye'deki aile yapısının ve toplumsal değerlerin değişimi ile birlikte artan aile içi şiddetin sebeplerine dikkat çekiyor. Saliha Arslan'ın torununun böyle bir eylemi gerçekleştirmesi, toplumsal normların sarsılması ve psikolojik rahatsızlıkların başgösterdiği bir durum olarak değerlendiriliyor. Psikologlar, aile içindeki iletişimsizlik ve bireylerin ruhsal sağlığının ihmal edilmesinin bu tür trajik olaylara neden olabileceğini belirtiyor. Aile üyeleri arasında iletişim eksikliği ve çatışmaların çözülmemesi, daha ciddi sonuçlar doğurabilen olaylara zemin hazırlayabiliyor.
Olayın ardından Denizli’de düzenlenen basın toplantılarında, yetkililer aile içi şiddetle ilgili çeşitli önlemler almak üzere harekete geçeceklerini ve toplumu bilinçlendirmek adına seminerler düzenleyeceklerini duyurdular. Kadın hakları dernekleri, aile içi şiddete karşı toplumun daha güçlü bir şekilde durması gerektiği çağrısında bulundu ve bu tür olayların önünün alınması adına önleyici tedbirlerin artırılması gerektiğini vurguladı.
Bu trajik olay, Denizli halkı ve yakın çevresi için derin bir travma kaynağı olurken, büyükannenin cenazesi ise toprağa verildi. Kayıtlı aile içi şiddet vakalarının artması ve salt intihar ya da cinayet vakalarının değil, aile içindeki iletişim sorunlarının da irdelenmesi gerektiği düşülmektedir. Olayın mahkemeye intikal etmesi beklenirken, toplumdaki bu hassas konulara dikkat çekmeye devam edileceği öngörülüyor.
Sonuç olarak, Saliha Arslan’ın ölümü, sadece bir cinayet olayı değil, aynı zamanda ailenin içinde bulunduğu psikolojik durumun da bir yansıması olarak görülüyor. Aile içindeki sağlıklı iletişim ve destek mekanizmalarının güçlendirilmesi gerektiği, uzmanlar ve toplumsal kuruluşlar tarafından sıkça dile getiriliyor. Olayın ardından yaşanacak gelişmeler merakla bekleniyor. Aileler, yaşananlardan ders almalı ve benzer durumların önüne geçmek için gerekli adımları atmalıdır.