Marmaris, geçtiğimiz günlerde meydana gelen şiddetli bir depremin ardından derin bir yas havasına büründü. Bu fırtınalı gecede yaşanan trajik olay, özellikle yerde bulunan bir genç hayatını kaybetti. Hayat dolu genç, kalabalık bir cemaatin gözyaşları arasında ebedi istirahatgahına uğurlandı. Depremin ardından halkın yaşadığı korku ve üzüntü, cenaze boyunca bir kez daha hissedildi. Bu üzücü olay, Marmaris’teki halkın bir araya gelmesini ve dayanışma ruhunu güçlendirmesini sağladı.
Hayatını kaybeden genç, 22 yaşındaki Mehmet Yıldız’dır. Ailesinin biricik oğlu, arkadaşlarının ise en yakın dostuydu. Genç yaşına rağmen enerjisi ve içten tavırlarıyla çevresindekilere ilham veren Mehmet, Marmaris’teki üniversitede mühendislik eğitimi alıyordu. Öğrencilik hayatının en güzel yıllarını geçiren Yıldız, aynı zamanda sporcu kimliğiyle de tanınıyordu. Kısa sürede herkesin gönlünde taht kuran Mehmet, yaşadığı hüzünlü olay sonrası geriye bıraktığı anılarla hafızalarda yaşamaya devam edecek. Ailesinin ve sevenlerinin acısı, onun kaybıyla büyürken, Marmaris halkı bu trajik olaydan duyduğu üzüntüyü büyük bir kenetlenme ile gösterdi.
Devamında düzenlenen cenaze töreni, etkileyici bir atmosferde geçti. Marmaris Merkez Camii’nde kılınan cenaze namazına, binlerce kişi katıldı. Yerel halk, arkadaşları, aile efradı ve tanıdıklar; Mehmet’in son yolculuğunu hiçbir ayrımı gözetmeden birlikte gerçekleştirdi. Cenaze namazı öncesinde acılı bir konuşma yapan Mehmet’in babası, oğlu için duyduğu derin acıyı dile getirirken, gözyaşları içinde kalabalığa seslendi. “Bu yaşanan felaketin bir daha olmaması için dua ediyorum. Oğlumun kalbinde yer eden güzelliklerin, hafızalarımızda yaşayacağına inanıyorum” dedi.
Cenaze namazı sırasında dualar, gözyaşları ve mest olmuş yüzler arasında yankılandı. Genç yaşında kaybettiğimiz Mehmet, yalnızca dostları arasında değil, tüm toplumda derin bir etki bıraktı. Törende, yerel müftü tarafından okunan dualar, buluşan kalabalığın birlikte söylediği ilahilerle birleşti. Birçok yaşlı, genç, kadın ve çocuklar Mehmet’in hatırasını yaşatabilmek adına oradaydılar. Kalabalığın içinden yükselen dua ve sedalar, Marmaris’in dayanışma ruhunu simgeliyordu.
Cenaze sonrası, merhumun ailesi, taziyeleri kabul etmek üzere evlerine dönmeye hazırlanırken, toplum, yitip giden genç neslin acısını paylaşmak adına bir araya geldi. Sosyal medyada yaşanan bu olay büyük yankı buldu. Marmaris’te yaşayan insanlar, Mehmet’in yaşadığı zor günler için düşündükleri ve ona destek olmak adına bir araya geldiler. Deprem öncesi sonrasında yaşanan korku ve belirsizlik, bu kayıptan sonra daha derin hissedildi. Fakat birlik olmak, dayanışma ve acıları paylaşmak, bu zorlu günlerin üstesinden gelmek için herkesin elini taşın altına sokmasına sebep oldu.
Marmaris’te yaşanan bu trajik olay, depremin ne denli yıkıcı olabileceğini bir kez daha hatırlatırken, toplumda güvenlik önlemlerinin alınması adına büyük bir çağrı yaptı. Yerel yönetimler, bu tür olayların bir daha yaşanmaması adına gerekli adımları atmayı taahhüt ettiler. İstanbul’daki birçok sivil toplum kuruluşu ve uzmana göre, Türkiye genelinde deprem haritalarının güncellenmesi ve yer alan binaların güvenlik standartlarının artırılması şart. Uygulanan önlemlerin etkinliğinin artırılması için çeşitli tatbikatların da yapılacağı bildirildi.
Sonuç olarak, Marmaris'te yaşanan bu kötü olay, tüm üzerindeki ağır yük ve üzüntüyü buluşturdu. Hakiki bir hayat öyküsünün sona ermesi, toplumu kenetleyerek bir araya getirdi. Koşullar ne olursa olsun, yaşama sevincinin her zaman sürdüğünü, kaybettiklerimizin hatırlanarak yaşatıldığını bilmek en büyük umut kaynağını oluşturuyor.
Her deprem olayında olduğu gibi, kayıpların getirdiği acılar asla unutulmayacak. Ancak Mehmet Yıldız gibi onlarca genç, kalplerde kendilerine ait bir yer bulacak. Marmaris, böyle acılardan sonra bir araya gelebilmenin ve dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha anladı. Yaşanan felaketler, insanların kişisel bağlantılarının, aile bağlarının ve toplumsal dayanışmanın önemini bir kez daha vurguladı. Sadece Marmaris değil, Türkiye genelinde bu tür olayların engellenmesi ve önleyici çalışmaların yapılması, hepimizin ortak sorumluluğudur.