Geçtiğimiz günlerde uluslararası sularda olayların merkezinde yer alan Madleen gemisinde gözaltına alınan Türk aktivist Merve Başar'ın eşi, durumunu ve yaşananları NTV muhabirine anlattı. Gözaltına alınan aktivistlerin neden burada tutulduğunu sorgulayarak, uluslararası hukukun ihlal edildiğine dikkat çekti. Eşinin yaşadığı zorlu süreçte verdiği mücadeleyi ve dayanışma çağrılarını da aktararak zihnimizdeki soru işaretlerini cevapladı.
Eşinin gözaltına alınmasının ardından büyük bir kaygı içinde Bekleyen Ali Başar, "Bu gece de gözaltında kalacak" ifadesini kullanarak, durumun ciddiyetine dikkat çekti. Madleen gemisinde meydana gelen olayların ardında yatan nedenleri sorgularken, eşi Merve'nin insan hakları savunuculuğu bağlamında yaptığı çalışmaların önemine vurgu yaptı. "Eşim, barış ve insan hakları için mücadele eden bir birey. Gözaltında tutulması, hukukun, adaletin ve hakkaniyetin hiçe sayılması demektir” dedi.
Ali Başar, “Uluslararası toplumun da bu duruma sessiz kalmaması gerektiği görüşündeyim. Biz, eşimin serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Ettiği tüm mücadelelerin haksız yere ceza görmesini istemiyoruz. İnsanların düşüncelerini ifade etme haklarına saygı gösterilmelidir” diyerek, ulusal ve uluslararası düzeyde dayanışma çağrısında bulundu.
Madleen gemisi, son zamanlarda yük taşımacılığı dışında, hak ihlallerine karşı yapılan barışçıl protestolara ev sahipliği yaptığı için dikkat çekti. Dönemin en önemli insan hakları meselelerinden biri haline gelen bu durum, pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye'de de yankı buldu. Merve’nin gözaltına alınması, bu tür saldırıların ve engellemelerin yeniden gözler önüne serilmesine neden oldu.
Bölgede yaşanan bu olayların uluslararası ilişkiler üzerinde etkileri de tartışmalara yol açtı. Türkiye’nin insan hakları konusunda uluslararası alandaki duruşunun sorgulanmasına neden olan bu gözaltılar, farklı ülkelerde protesto ve dayanışma gösterilerine yol açtı. Ali Başar, “Eşimin ve diğer gözaltındakilerin durumu, dünya genelinde insan hakları mücadelesi verenleri daha fazla harekete geçirebilir” şeklinde konuştu.
Aktivist Merve Başar'ın eşi, uluslararası kuruluşların ve sivil toplum örgütlerinin de duruma el atması gerektiğine inandığını belirtiyor. Yaşanılan zorlukların üstesinden gelinmesi için herkesin gönüllü olarak katkı sağlaması gerektiğinin altını çizen Başar, “Birçok insanın gözaltına alınıp kaybolduğu bir dünyada, hukukun üstünlüğüne ve adalete olan inancımızı kaybetmemeliyiz. Bizim için mücadele bitmeyecek” ifadelerini kullandı.
Sonuç olarak, Madleen gemisinde yaşananlar, toplumsal olayların ve insan hakları ihlallerinin nasıl kişisel trajedilere dönüşebileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Başar ailesi gibi binlerce insanın yaşadığı derin endişe ve belirsizlik, sadece bir kişilik hikaye değil, aynı zamanda insanlığın ortak mücadelesidir. Bizler de bu mücadelede oder destek verirken, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına saygı bilincini her daim aklımızda tutmalıyız.