1996 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nden Türkiye’ye döndüğünde, çevre sorunlarına çözüm bulmayı misyon edinen bir girişimci olan Mark Johnson, evsel atıklardan yüksek katma değerli ürünlere dönüşüm sürecini başlatan bir proje geliştirdi. Bu proje sayesinde hem geri dönüşüm oranlarını artırmayı, hem de Türkiye’de sürdürülebilir bir çevre bilinci oluşturmayı hedefliyor. Johnson’ın projeleri, mevcut atık yönetim sistemlerine yenilikçi bir bakış açısı getirirken, aynı zamanda yerel halkın bilinçlenmesine de katkıda bulunuyor.
Johnson, Amerika’da çevre mühendisliği üzerine eğitim aldıktan sonra, çeşitli çevresel projelerde yer aldı. Ancak, Türkiye’ye döndükten sonra, burada gördüğü evsel atık yönetimi sorunları onu daha fazla düşündürdü. Türkiye’nin evsel atık yönetimi konusunda büyük bir zorluk yaşadığına dikkat çeken Johnson, bu sorunu çözmek için kendi işini kurmaya karar verdi. Hızla büyüyen şehirlerde, artan nüfusla birlikte evsel atık miktarının da katlanarak arttığını gören girişimci, bu durumu avantaja çevirmek için kolları sıvadı.
Johnson, 1998 yılında “Yeşil Dönüşüm” adını taşıyan şirketini kurarak; evsel atıkları toplamak, ayrıştırmak ve bu atıklardan yeniden değer yaratmak üzerine çalışmalarına başladı. İlk aşamada, evsel atıkların organik ve inorganik olarak ayrıştırılmasını sağladı. Böylece geri dönüşüm miktarını artırmanın yanı sıra, organik atıkların kompost haline dönüştürülerek tarımda kullanılmasını sağladı. Bu süreçte hem çevreye duyarlı bir yaklaşımı benimsedi, hem de yerel çiftçilerin ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunarak ekonomik katkı sağladı.
Johnson’ın girişimi, Türkiye’nin farklı bölgelerinde yerli işletmelerle iş birliği yaparak, sürdürülebilir bir ekonomik model oluşturdu. Yılın belirli dönemlerinde atık toplama etkinlikleri düzenleyerek, yerel halkın da projeye katılmasını sağlıyor. Bu etkinliklere katılan vatandaşlar, evlerinde biriktirdikleri atıkları getirerek, hem çevreye katkı sağlıyor. Hem de karşılığında farklı ödüller kazanma fırsatı elde ediyor. Bu tür sosyal sorumluluk projeleri ile kamuoyunda farkındalık oluşturan Johnson, gençlerin ve çocukların çevre bilincine katkı sağlamayı hedefliyor.
Şirketinin birçok yerel yönetim ve üniversite ile iş birliği yaparak, eğitim programları ve seminerler düzenlediğini ifade eden Johnson, “Atıkların geri dönüştürülmesiyle hem çevremizi koruyabiliriz, hem de yeni iş olanakları yaratabiliriz. Bu ekonomik dönüşüm, Türkiye için büyük bir fırsat” açıklamalarında bulundu. Johnson, projelerinin zamanla daha fazla kişiye ulaşmasını ve çevre bilincinin artmasını umuyor.
Türkiye’nin farklı bölgelerindeki yatırımlarını artırarak, geri dönüşüm süreçlerinin daha da gelişmesine önemli katkılarda bulunan Johnson, “Yeşil Dönüşüm” projesinin model alınarak diğer şehirlere de yayılmasını istiyor. Bu proje, yalnızca çevre değil, aynı zamanda ekonomi üzerine de önemli bir etki yaratmayı potansiyel olarak vaat ediyor. Girişimcisi olduğu bu proje ile pek çok kişiye istihdam sağlayan Johnson, çevre dostu inovatif çözümleriyle Türkiye’deki evsel atık sorununa önemli bir çözüm sunmuş durumda.
Sonuç olarak, Johnson’ın çalışmaları, Türkiye’nin kaynaklarını daha verimli kullanmasını ve çevresel sorunların çözümü için yenilikçi yaklaşımları benimsemesini sağlıyor. Amerika’dan ülkesine döndükten sonra Türkiye’nin atık yönetim sistemi için bir dönüm noktası oluşturan bu girişim, hem çevre bilincini artırmakta, hem de ekonomiye katkı sağlamaktadır. Johnson’ın hikayesi, girişimcilerin sürdürülebilir bir gelecek için nasıl yenilikçi çözümler geliştirebileceğini gösteriyor ve bireylerin, toplulukların çevresel sorumluluklarını artmasına katkıda bulunuyor.