Amerika Birleşik Devletleri Yüksek Mahkemesi, geçtiğimiz günlerde eski Başkan Donald Trump'a, göçmenlerin yasal statülerini iptal etme konusunda önemli bir yetki tanıyan kararlar aldı. Bu karar, hem hukuk çevrelerinde hem de kamuoyunda büyük yankı buldu. Uzun yıllardır tartışma konusu olan göçmen politikaları, bu yeni gelişmeyle birlikte daha da tartışmalı bir hal alacak gibi görünüyor. Göçmenlik yasaları alanında verilen bu yetki, Trump'ın gelecekteki siyasi hamleleri açısından da belirleyici bir rol oynayabilir.
Yüksek Mahkeme, özellikle 2016 yılındaki başkanlık seçimleriyle birlikte göçmenlik politikalarının değişimine dair önemli bir dönüm noktası olmuştu. Trump’ın başkanlığı boyunca uygulamaya koyduğu sert göçmenlik politikaları, pek çok kez mahkemeye taşınmıştı. Ancak 2023 yılındaki bu yeni karar, Trump’ın bu konudaki yetkilerini yeniden gündeme taşıdı. Yüksek Mahkeme, bu yetkiyi verirken, göçmenlerin yasal statülerinin nasıl belirleneceği ve iptal edileceği konusunda belirli kriterler oluşturulması gerektiğine dikkat çekti.
Bu gelişme, özellikle DACA (Deferred Action for Childhood Arrivals) programı gibi geçici koruma statülerine sahip göçmenler için büyük bir belirsizlik yarattı. DACA, 2000'lerin başında ABD'ye yasadışı yollarla gelen ve çocuk yaşta iken ülkeye girmiş olan bireylerin, belirli koşullara uyması halinde sınır dışı edilmemelerini sağlayan bir program. Ancak Yüksek Mahkeme’nin verdiği bu yetki, DACA programı gibi politikaların sona ermesine veya önemli ölçüde değişmesine yol açabilir.
Trump’ın 2024 başkanlık seçimlerine hazırlık yaptığı düşünüldüğünde, bu kararın onun için nasıl bir politik avantaj sağlayacağı da merak konusu. Trump, göçmenlik reformu üzerine yaptığı konuşmalarda, daha önceki sert uygulamalarını yeniden uygulamaya koyma taahhüdünde bulunmuştu. Yüksek Mahkeme'nin bu kararı, Trump'ın elini güçlendirecek ve tabanına yönelik göçmenlik konusundaki sert söylemlerini daha da keskinleştirmesine olanak tanıyacak. Bu durum, özellikle Cumhuriyetçi seçmen tabanı açısından büyük bir destek sağlayabilir.
Ancak bu karar, ülke genelinde göçmen hakları savunucuları ve insan hakları örgütleri tarafından büyük bir eleştiriyle karşılandı. Bu gruplar, Yüksek Mahkeme’nin kararını, ayrımcı bir yaklaşım olarak nitelendirirken, göçmenlerin insan haklarının ihlaline yol açacak potansiyel tehlikeleri vurguladı. Ülke genelinde yapılacak protestolar ve eylemlerle birlikte, bu kararın geri alınması için hukuk mücadelesi verileceği öngörülüyor.
Sonuç olarak, Yüksek Mahkeme'nin Trump'a tanıdığı bu yetki, sadece göçmenlerin yaşamlarını değil, aynı zamanda ABD’nin gelecekteki siyasi ortamını da etkileyebilir. Hızla değişen göçmen politikaları, ülkenin sosyal yapısını, ekonomisini ve uluslararası ilişkilerini doğrudan etkileyebilecek bir konu. Göçmen meselelerinin ele alındığı bir dönemde, siyasi aktörlerin bu konudaki duruşları ve politikaları büyük bir önem arz ediyor. Trump’ın bu şansı nasıl değerlendireceği ve muhalefetin bu karara karşı nasıl bir strateji geliştireceği ise merak konusu olmaya devam ediyor.