Bayramlar, halkımızın en çok önem verdiği geleneksel kutlamalardandır. Ailelerin bir araya geldiği, sevdiklerimizle paylaşımda bulunduğumuz bu özel günlerde, mutluluk ve neşe hâkim olur. Ancak bazı çocuklar, bayramların rengini ve coşkusunu yeterince hissedemiyor. “Kendi bayramlarında çalışan çocuklar” bu gerçeği gözler önüne seriyor. Bu çocuklar, hayat mücadelelerinin zorluklarıyla başa çıkabilmek için birer küçük işçi olmak zorunda kalıyorlar. Gelin, bu durumun arka planına birlikte bakalım.
Bayramlar, çocuklar için en özel anların yaşandığı zaman dilimlerinden birisidir. Yeni kıyafetler giyip, akraba ziyaretleri yapılırken çocuklar şekerler, çikolatalar alma heyecanını yaşar. Ancak bu bayram coşkusu maalesef her çocuk için geçerli değil. Çocukların çoğu, bayramda dahi aile bütçesine katkıda bulunabilmek için çalışmak zorunda kalıyor. Bu durum, çocukların masumiyetini ve bayramlara olan inancını sekteye uğratıyor. Birçok çocuk, bayram sevincini dahi çalışırken geçiriyor, oyun oynamayı unutuyor.
Çocuk işçiliği, toplumsal bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Aile geliri, yetersizlik nedeniyle birçok çocuk eğitim hayatını yarıda bırakmak zorunda kalıyor. Bu çocuklar, ailelerinin geçimlerini sağlamak amacıyla küçük yaşta çalışma hayatına atılıyor. Bayramlar, bu çocuklar için bir nebze de olsa mutlu olma fırsatı sunmadığı gibi, finansal zorlukların devam ettiği bir dönemi de işaret ediyor. Çocuk işçiliği, sadece çocukların fiziksel ve ruhsal gelişimlerini olumsuz etkilemekle kalmaz, aynı zamanda toplumsal olarak da büyük bir kayıp yaratır. Çalışan çocuklar, kendilerine ait bir geçmiş yerine, zorunlu bir yaşam mücadelesinin parçaları haline gelir.
Yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde de benzer durumlarla sıkça karşılaşılıyor. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların eğitim hakkına sahip olduğunu vurgularken, çalışan çocuklar bu hakkı kullanamadan büyümektedir. Çocukların bayramlarda çalıştığına tanıklık eden birçok aktivist ve sivil toplum kuruluşu, bu sorunun üzerini örtmemek adına çaba göstermektedir. Her çocuğun bayramı sevgi ve mutluluk içinde geçirmesi gerektiğinin altını çizen birçok proje ve kampanya, bu durumu değiştirmek için var gücüyle savaşıyor.
Sonuç olarak, bayramlar yalnızca sevdiklerimizle bir araya gelmekten ibaret değil, aynı zamanda toplumsal sorunları göz önüne serme ve bu sorunlarla yüzleşme zamanıdır. Eğitim hakkı, çocukların mutlu bir geleceğe sahip olabilmesinin ilk adımıdır. Bayramlarını çalışarak geçirir hale gelen çocuklar, ne yazık ki hala toplumsal adaletin gerçek öznesi olmaktan uzak durumda. Onların seslerini duymak ve bu konuda harekete geçmek, sadece bir görev değil, aynı zamanda bir sorumluluktur. Unutulmamalıdır ki, her çocuğun bir bayram mutluluğuna, oyun oynamaya, gülmeye ve hayal kurmaya ihtiyacı vardır.